Şu an: .......... 3 | |
Bugün: ......... 149 | |
Dün: ............ 3083 | |
Toplam: ....... 339603825 | |
IP: ....... 3.145.176.228 |
İznik Toplum Sağlığı Sorumlu Tabibi Derya DENİZ Dünya Ruh Sağlığı günü hakkında bir açıklama yaptı. Dr.DENİZ, “Ruh sağlığı konusunda bireylerin daha bilinçli bir tutuma sahip olmalarını sağlamak amacıyla Dünya Ruh Sağlığı Örgütü Ruh sağlığı Haftasında her yıl bir tema işleyerek çeşitli etkinlikler düzenlemektedir.Toplumda şizofreni ve diğer akıl hastalıklarına karşı olumsuz önyargılar oluşmakta ve hastalar toplum tarafından damgalanarak dışlanmaktadırlar” dedi.. Oysa iyileşmelerinde ve günlük yaşama katılmalarında ilaç tedavilerinin yanı sıra aile desteği ve toplum desteğinin çok önemli olduğu yapılan araştırmalar sonucunda ortaya konmaktadır diyen İznik Toplum Sağlığı Sorumlu Tabibi Derya DENİZ ;
''Dünya Ruh Sağlığı Örgütü bu konular hakkında sağlık çalışanları ve toplumun farkındalığının arttırılması, sağlık hizmetlerinin bedensel ve ruhsal sorunların bir bütün olarak gören bir bakış açısıyla yeniden organize edilmesinin sağlanması için 1992 yılından bu yana her yıl 6- 10 ekimi ruh sağlığı haftası, 10 Ekim' i ise Dünya Ruh Sağlığı Günü olarak çeşitli etkinliklerle kutlamaktadır.Dünyada ruhsal hastalığı olan 500 milyon kişi bulunuyor,her dört kişiden biri ise yaşamının bir döneminde ruhsal hastalıklardan etkileniyor ''dedi.
Dr.DENİZ yaptığı açıklamada,Ruh Sağlığı Günü'nün tüm dünyada yaşanan sorunların gündeme taşınması amacını taşıdığını ana temanın ''Ruh Sağlığının,toplumun tüm kesimlerinin öncelikli konusu'' olması gerektiğini vurguladı. Dr. Derya Deniz “ Günümüzde ruh sağlığı alanında etkin tedavi yöntemleri geliştirilmekte ve ruhsal bozukluğu olan kişiler tedavi edilebilmektedir. Buna karşın ruhsal bozukluğu olan kişilerin yaklaşık olarak yarısının tedavi hizmeti almadığı bilinmektedir. Bunun en önemli nedeni toplumumuzda ruhsal bozukluğu olan kişilerin ve tedavi kurumlarına başvuran kişilerin damgalanmasıdır. Toplumumuzda hala psikoloğa gitmek, delilik anlamına gelmektedir. Bireylerde bu toplumsal baskıdan dolayı ruhsal problemleri ile ilgili yardım almaktan çekinmektedirler. Problemleri giderek kendilerine çözümsüz görünmekte, küçük problemler ruhsal hastalıklara zemin hazırlamaktadır. Özellikle okullardan başlayarak psikolojik danışmanlık hizmetlerinin geliştirilmesi gerekir. Kişilerin bu yerlere karşı ön yargılarını ortadan kaldırmak ve herhangi bir problemle karşılaştığında kendini yetersiz hissettiğinde yardım almaktan çekinmemesi gerektiği aşılanmalıdır” dedi..
Ruh Sağlığımızı korumak için ;
- Birey ilk önce kendisiyle barışık olmalı kendini sevmeli. Bizi biz yapan farklılıklarımızdır. Farklı göz rengimizle, boyumuzla v.s hayata anlam katmaktayız.
- Öfke, kızgınlık, korku, sevinç gibi duyguları içe atılmamalı; uygun bir dille ifade edilmeli.
- Kişinin kendi yeteneklerine saygı göstermesi ve yeteneklerini açığa çıkararak bu konuda güçlü olduğuna inanması gerekmektedir.
- Çalışkan ve üretken olun.
- Karşılaştığınız sorunlar karşısında olumlu tutum geliştirmeye çalışın. Karşılaştığımız sorunlar bize çözümsüz gelebilir ama her problemin bir çözümü olduğu unutulmamalıdır.
- Kendinize eleştiride suçlayıcı ve acımasız olmayın. Kendinize saygı duyun ve kendinizi değerli görün.
- Her zaman kuvvetli görünmeye çalışmayın. Zayıf yönlerinizi bulup onlarla başa çıkmaya çalışın.
- Sürekli beklenti içine girmeyip verici olalım.
- Ayrıca spor gibi çeşitli faaliyetlerle uğraşmak beden ve ruh sağlığını güçlendirir. Saldırganlık gibi duyguların ortaya çıkmasını engeller ve sosyalleşmeyi sağlar.
- Son olarakta ebeveynler ergenlik döneminin özelliklerini bilmeli bu konuda yardım almaktan çekinmemeli. Çocuklarımızla en çok sorun yaşadığımız dönem bu dönemdir. Bu dönemde onların yanında olduğumuzu göstermeli, onları doğru yönlendirmeliyiz. Problemler ortaya çıkmadan önce önleyici ruh sağlığı hizmetlerine önem vermek gerekiyor diyen Dr. DENİZ '' Unutmayalım, sağlık bir bütündür. Sağlıklı toplumu sağlıklı bireyler oluşturur. Ruh sağlığı olmadan sağlık, sağlık olmadan refah ve mutluluk olamaz. Mutluluğunda kolay ve kestirme bir yolu yoktur. Yalnız ona giden yavaş ve çetin bir yol vardır. Bu yolun da bir sonu yoktur. Sadece başlama noktası vardır. Şuanda bulunduğunuz nokta başlamak için en ideal yerdir. ''diyerek sözlerine son verdi..
Bu haber 3737 kez görüntülendi.