Şu an: .......... 10 | |
Bugün: ......... 2391 | |
Dün: ............ 1899 | |
Toplam: ....... 339602984 | |
IP: ....... 3.145.102.18 |
Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde İznik ile ilgili yazılan ancak nedense gündeme gelmeyen bugüne kadar da birçok kişinin bilmediği önemli detaylar ortaya çıktı.
İznikrehber.com Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinin kısaltılmış Türkçe versiyonunda İznik detaylarını ortaya çıkardı. En önemli detayların başında Nuh Peygamberin oğlu Sam’ın tufandan sonra İznik’e yerleşmesi ve Kaleleri yaptırması, ardından da daha önce yayınlanan İznik tarihlerinde hiç rastlamadığımız İznika adlı kadının Sam'ın binası üzerine yeniden bina yaptırması. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinin yayınlanan kısaltılmış versiyonunda İznik’in anlatımı iznikrehber.com farkı ile sizlerle.
Derbend Köyü:
Bu da Bolu kazası hududunda, yüz haneli bir köydür. Bir cami, iki hanı vardır. Şenlikli, güzel, halkı Müslüman dır. Balıkâdâd Kalesi'nden beri kırkgeçit dereleri vardır ki, buranın halkı o yolları temizlemeye ve yolcuları kılavuzlarla geçirmeye memurdurlar. Bu geçitlerde hırsızlar eksik olmaz. Buradan da yine kıble tarafına doğru gidip, dağları ve ormanları geçerek İznik Gölü kenarındaki Sülün Köyü'ne geldik. Yüz haneli, bağlı, bahçeli, servili bir yerdir.
İznik Şehri:
Yunan lisanı ile yazılmış Yenvan Tarihi'nde, İznik Kalesi şöyle anlatılır:
"Bu kaleyi önce Nuh aleyhisselamın oğlu Sam yaptırmıştır. Tufandan sonra Nuh'un gemisi Musul yakınındaki Cudi Dağı'nda durduğunda, gemiden çıkan yetmiş kişi, yerleşmek için güzel yerler aramaya başladılar. Hazreti Sam da seyahat ederek bu İznik'e geldi. Baktı ki bir göl kenarında suyu ve havası güzel bir yerdir, burayı şenlendirip imâr ederek yetmiş sene yaşamıştır."
Tarihçilere göre İznik, Hazreti Süleyman İstanbul'a köşk yapmazdan bin yedi yüz sene önce kurulmuş eski bir şehirdir. Sonra İstanbul'un ikinci kurucusu Madyan oğlu Yanko'nun kız kardeşi olan İznika adındaki kadın, Sam'ın binası üzerine yeniden sağlam bir bina yaptırmıştır. Hâlâ deniz ve kara seyyahları ile Rum tarihçileri, bu şehre "Eski İznik şehri, Rum-Çin kalesi" derler. Çeşitli hükümdarlar elinden geçe geçe, nihayet İstanbul Tekfuru Pozantin oğlu Elinâm kralın eline geçmiştir. Bunun elinde iken, 731 tarihinde Orhan Gazi şehri kuşatmıştır. Bu kuşatma yedi ay sürmüştür. Sonunda, kaledekilere Gemlik iskelesinden yardım gelmiştir. Orhan Gazi bu yardıma gelenlere öyle bir satır çekmiştir ki, hep gölde boğulmuşlardır. Tekrar kalenin kuşatmasına başlamıştır. Kalenin yıkılan yerlerinden Müslüman gaziler girerek, örümcek gibi kalenin hisarına çıkıp ezan-ı Muhammediler okumuşlardır. Bu kale kılıçla feth olunduğu için, halen Orhangazi Camii'nde hatib minbere kılıçla çıkar.
Osmanlıların ilk büyük savaşlarından biri de budur. İznik, Hüdâvendigâr Gazi’nin yazdırmasına göre, Bursa Sancağı'na bağlı hâkimliliktir. 300 akçe payesiyle kadılıktır. Köylerinden kadıya senede yedi kese gelir sağlanır. Ordu kethüdası yeri, yeniçeri serdârı, şeyhülislâmı, nakîbüleşrâfı, ayan, ulemâ ve sarihleri iyi huylu, kuvvetli inanç sahibi kimseleri vardır. Şehir naibi ve belediye başkanı bulunur. Lakin şehir içeride kaldığından, kalesinin dizdar ve askerleri yoktur. Sadece, isyancılar korkusundan kuleleri sağlam ve kapıları kuvvetlidir.
İznik Kalesi:
Kale göl kıyısındadır. Düz ve geniş bir alanda kurulmuştur. Dört köşe olup, tuğladan yapılmıştır. Her tuğlası onar okka gelir. Horasan tuğlası ve kerpiç de kullanılmıştır. Duvarının yüksekliği kırk zira ve eni yedi arşındır. Birbirine yakın üç yüz altmışaltı kulesi vardır. Bedenleri gün geçtikçe harap olmuştur. Etrafında bulunan hendek de toprak ve çöpler ile tamamen dolmuştur. Çevresi altı bin adımdır. Dört köşesinde dört kapısı vardır. Göl kenarındaki kapısı, batıya bakar. Göl dahi kalenin batı tarafındadır. Kıble tarafına bakan Yenişehir kapısı vardır. Kale duvarına sarmaşık sarılmıştır. Dış kısmında hiçbir yapı yoktur. Kalenin içinde 18 mahalle, bin adet kiremitli, bağlı-bahçeli, tahta ve yüksek evleri vardır ki kalenin kıble tarafına düşerler. Kalenin doğusunda binlerce ev harabeleri, bağlar, bahçeler ile zeytin, servi ve ceviz ağaçlı, hudutları ve adı bilinmeyen cami meydanlar vardır. Asıl şehir kısmında yirmi altı cami vardır. En meşhuru Orhangazi Camii'dir. Kiliseden camiye çevrilmiş olup,üzeri kurşunla kaplı büyük bir ibadethanedir. Çarşı içinde olduğundan cemaati çok olur. Bir minarelidir. Sonradan yanmış olduğundan, Süleyman Hân, Mimar Sinan'a tamir ettirmiştir.
İznik Gölü:
Kalenin batı kısmındadır. Batıdan Gemlik kasabası körfezine bir ayağı akar. Çevresinde kırk beş parça bağ ve bahçeli, camili, hamamlı, çarşılı köyler vardır. Göl içinde otuz adet balık avlayan kayık bulunur. En fazla derinliği yirmi kulaçtır. Gölün dört tarafını bir kimse atla bir günde dolaşır. Suyu gayet güzel olduğundan yetmiş türlü balık yetişir.
Bunlardan ilhaniye, eğe ve sala balıkları meşhurdur. Hiç kokuları yoktur. Gayet güzel çorba ve tavaları olup, kolay hazmedilir. Aynı zamanda çok besleyicidirler. Balıkçılar avladıkları balıkları Yenişehir'e, Gemlik'e ve Pazarköyü'ne götürüp satarlar. Şehrin halkı çamaşırlarını göl suyunda yıkarlar,. Hiç sabun sürmedikleri halde yine beyaz olur. Bu gölde bir atı yedi gün yıkasalar ve suyundan içirseler, eti ve yağı semiz ve güzel olur. Bu gölde bulunan pullu balık gayet lezzetli olur. Anıma tepesinde iki sivri kemik olur ki, onu kırmak lazımdır. O kemikler çıkarılmadan pişirilirse, balığın eti yemyeşil olur. Yine bu kemiği diğer diri bir balığa saplasalar, vücudu mahvolur. Bunun için, bu gölde bulunan diğer balıklar kemikli balıktan korkarlar. iznik şehrinin kıble tarafında ve Arnavuddağı'nın arkasında Bursa Yenişehir'i bulunur. Lodos tarafında, göl aşırı deniz kenarında Gemlik kasabası vardır. Batı tarafındaki Pazarköyü kasabasının minareleri görünür. Doğu yönünde Geyve beş saatliktir, îşte Yenişehir bu kasabaların arasında olup, Engürücük ve Lefke kasabalarına dokuz saattir.
Büyük ziyaret yerleri:
Evvelâ, din ve dünyanın sultanı, Kafdağı'nın anka kuşu, tasa evinin sultanı, Allah'ın bilgini, Eş-şeyh'ü'ş-Şehir Eşrefoğlu Rûmî: Yetmişbin müridi olan bir âşık idi. Eşrefoğlu Rûmî'nin kurtarıcı güzel şiirleri vardır. Sofiler arasında okunur. Tasavvuf tarzında ve on makamda ilâhîleri olan divanı da vardır. Kale içinde, cami bitişiğindeki büyük bir türbede yatar. Bu türbenin dört tarafındaki çiniler üzerine, celi yazısı ile esmâ-i hüsnâ ve diğer nakışlar arasında "Âsitâne-i Şeyh Rûmî budur" diye yazılmıştır. Şu beyit de orada yazılmıştır:
"Ey mürid-i ser-i ruhani olan ehi-i yakın Asitan-ı şeyh Rûm'a gel ki Eşrefzâdedir."
Bağdad Fâtihi Sultan Dördüncü Murad Han, bu tekkeyi 1023 tarihinde tamir ettirmiştir
Mevlana Taceddin İbrahim: Hatibzâde diye ün yapmış eser sahibi bir kimsedir. Hazreti Molla tek talebesi olup, bütün bilimleri öğrenmiş idi
Ser Ali Efendi: Eşrefi Rûmî Tekkesi'nin bitişiğinde, Hamdi Çelebi oğlu Şeyh Eş-refzâde ile aynı türbede yatmaktadır. El-Mevla Pir Mehmed Efendi: Amasyalı'dır. Eşrefzâde'nin yanında defnolunmuştur. Bu ziyaret yerlerinden sonra şehrin ileri gelenlerinden
Defterdârzâde Hasan Ağa ihtiyarlarla vedalaşıp, yine kıble tarafına doğru dokuz saat giderek Lefke kasabasına geldik.
Bu haber 8629 kez görüntülendi.