Şu an: .......... 5 | |
Bugün: ......... 1129 | |
Dün: ............ 2530 | |
Toplam: ....... 339610796 | |
IP: ....... 18.118.255.51 |
İznikli araştırmacı yazar, İznik tarihine Dört Kapı Dört Medeniyet adlı kitabı ile ışık tutan Bakanlıklararası TUBİM çalışmalarında Diyanet İşleri Başkanlığı temsilcisi İsmail Özgören, iznikrehber.com’daki köşesi ile İznik tarihine ışık tutmaya devam ediyor. İznikrehber.com takipçileri için özel olarak kaleme aldığı 3 bölümden oluşan “İznik’te Bilinmeyen Camiler ve Mescitler ” yazısının ikinci bölümü sizlerle;
HACI HAMZA BEY CAMİİ
Hacı Hamza Bey Camii, bugün İznik Belediye bahçesindedir. İznik’te yapılan ilk camilerden olan Hacı Hamza bin Ardunşah Camii, kitabesine göre H.746/1345-1346’da kubbeli küçük bir yapı olarak bina edilmiştir. Yakınında olduğu kabul edilen Hamza Bey Türbesi’nin (H.750/1349-1350) tarihli kitabesinde, bu binaları yapan mimar Hacı Ali’nin adı kayıtlarda geçmektedir. Hacı Ali, mimar olup, ismi bilinen ilk sanatkârdır.(SemaviEyice, İznik Tarihçesi ve Eski Eserleri, s. 35)
Caminin kitabesi İznik Müzesindedir. Kitabe, 106x57 m. ebadında ve şu bilgiler yazılmıştır; “Rabbim; sen biliyor, işitiyor, yaptığımız iyilikleri kabul et, bu mübarek mescit büyüklerin örneği harem-i şerifin süsü olan Erdem Şah oğlu Hamza tarafından 746’da yapılmıştır.”
Koyunluoğlu, Hacı Hamza İmareti’nin olduğunu söylerken, E. Hakkı Ayverdi ve Zeki Sönmez ise onun bir kümbet olduğunu belirtmiştir. 50x41 ebadındaki kitabesinde “Bu mübarek makam hakkın rahmetine kavuşan Erdenşah’ın oğlu Hacı Hamza’nın emriyle mimar Hacı Ali tarafından 750 senesinde yapılmıştır.”
Halk arasında “Çukur Camii “olarak bilinen Hacı Hamza Bey Camii, tek kubbeli, önünde az derin eyvan biçiminde son cemaat yeri, kalın kısa gövdeli minaresi ile ancak eski resimlerden tanınabilmektedir. Zengin bir Osmanlı beyi olduğu tahmin edilen Hacı Hamza Bey’in camisinden başka türbe, hamam ve imaretinden de bahsedilir.Cami ve türbe, Selçuklu geleneğini sürdürmüş Osmanlı eserleridir.Koyunluoğlu, caminin 1923 yılında yıktırıldığı, Semavi Eyice ise;“Osmanlı Türk Mimarlık tarihinin bu önemli belgeleri 1930’lu yıllarda yıkılıp ortadan kaldırılmış ve yerlerine İznik Belediyesi ile önündeki meydan” haline getirildiği bildirir.(Koyunluoğlu, s. 162, Semavi Eyice, İznik Tarihçesi ve Eski Eserleri, s. 35; Uluslar Arası İznik Sempozyumu, s. 358; Tarih Boyunca İznik, s. 228)
Biz İznikliler olarak her gün bu mescidin ve varlığı kabul edilen Hamza Bey Türbesi’nin üzerinden hiç bilmeden ve farkına varmadan üzerine basa basa geçip gidiyoruz.
Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı” derken neyi kastetmişti? Bastığımız topraklar üzerinde değerlerimizin varlığından haberdar mıyız?
Hacı Hamza Bey Camii ve türbesini, ülkemiz adına ve Türk-İslam kültürüne yeniden kazandırsak ne kaybederiz. Belki bu anlamda İznik yeni bir belediye sarayına kavuşmuş olur.
HACI ZEYNEL MESCİDİ
Kitabesinde şu ibare yer almaktadır: “Bu mübarek mescid sırf hakkın rızası için 737 senesinde Mehemmed oğlu Hacı Zeynel tarafından tamir edilmiştir.” Caminin nerede olduğu bilinmemektedir.(Koyunluoğlu, s.162)
HIZIR SUBAŞI MESCİDİ
İznik’tedir. Hızır Subaşı, bu mescidine aynı isimli mahalleden bir ev, şehirden dışarıda köprü civarında bir bağ ve nefs-i şehirde, Başhane yakınında bir bakkal dükkânı, bir ev ve Karlıca(?) kapısından bir bağ ve pek çok nakit akçe vakfeylemiştir.(Kamil Kepecioğlu Bursa Kütüğü, c.2 s.182)
İNEBEY MESCİDİNİ
İznik’te Şeyh Kutbuddin Camii civarındadır. Yedi dükkân arsası vakfıdır. Ayrıca bir tarlası dahi vardır. (Kamil Kepecioğlu Bursa Kütüğü, c.2 s.236)
KUMLUK (AĞALAR) CAMİİ
Caminin İstanbul Kapı istikametine giden yolun sol tarafında olduğu tahmin edilmektedir.Osmanlı İmparatorluğu zamanında inşa olunduğu söylense de mimari tarzı itibariyle bir Selçuk eseri olduğu tahmin edilmektedir. Plan bakımından sade bir mimariye sahip bir yapıydı. Evvelce üstünü örten ahşap çatının iki dizi halindeki payelerle taşıdığı anlaşılmakta olup, Osmanlı devri Türk cami mimarisinde değişik bir tipin temsilcisi olarak, bu tarihî yapıda sadece bir duvar kalıntısı ayakta kaldığı kayıtlarda geçmektedir.(İsmail Özgören, Dört Kapı Dört Medeniyet İznik, s.164, 2011)
MUSA HOCA MESCİDİ
Musa Hoca İzniklidir. Onun namına yapılan bu mescid için 1530’dan evvel İznik’teki iki adet çini kârhanesi olan Lutfullah oğlu Mehmed Çelebi, kârhanelerini bu mescide vakfeylemiş ve ayrıca bir dükkân, bir de bozhane terk eylemiştir. Ve demiştir ki “Her kim bu mescide imam olursa Kelam-ı Kadim’den iki cüz okunmasını şart eylemiştir.”(Kamil Kepecioğlu Bursa Kütüğü, c.3 s.220)
NAMAZĞAH
Lefke Kapı’nın az ilerisinde, Bizans suyollarının güneyindeki yapı Namazgâh veya Arap Camii kalıntısı olarak kabul edilir. Şehir dışına giden yolcuların namazlarını kılmaları için yapılmış olup kitabesi yoktur. Namazgâhın güney mihrap kısmı ayaktadır. Yaklaşık üç metre civarındaki güney duvarı ayakta olan yapının önünde iki metrelik mermer çıkıntı vardır. Zeytin bahçeliğinin içinde kalan yapının doğu kısmında bir mezar da vardır. Mezarın, Namazgâh’da görevli imamın olduğu tahmin edilmektedir. Kitabesi de olan mezar Arapça harfler üzerine işlenmiş, yarı toprağa gömülü olduğu için kitabesi okunamamıştır. Namazgâhın çevresinde kırık bir kitabe ve sutunparçalarıda bulunmaktadır.(İsmail Özgören, Dört Kapı Dört Medeniyet İznik, s.300, 2011)
İSMAİL ÖZGÖREN Araştırmacı-Yazar ismail-ozgoren.tr.gg
(Yazsının 3. bölümü bir kaç gün sonra yayınlanacak)
Bu haber 3553 kez görüntülendi.