iznik rehber logo
  • 4999434iznik.jpg İznik Çinileri | Çininin Başkenti İznik
  • 2017703iznik.jpg İznik | Altın Şehir, Din Dünyasına, Bilim Dünyasına Yön Veren Medeniyetler Başkenti
  • 2504445iznik.jpg İznik | İznik Havadan
  • 9504259iznik.jpg İznik 1880 | 1880 İznik Genel Görünümü
  • 0519623iznik.jpg 2012 İznik Genel Görünümü - Foto Uysal | 2012 İznik Genel Görünümü - Foto Uysal
  • 6368726iznik.jpg İznik Sahili | Fotoğraf: Ahmet Demir
  • 4999419iznik.jpg İznik | Hüseyin Fethi Balcı
  • 4999383iznik.jpg İznik | Hüseyin Fethi Balcı
iznik rehber logo
İZNİKREHBER
YAZARLAR
recep-bozkurt.jpg

"28 Kasımlar ve Yüzbaşı Hasan Tahsin ..."
Recep Bozkurt Selda Meriç İsmail Özgören Serdar Aydın Hasan Küçükkoçum Hüseyin Fethi Balcı
HABER ARA

Yıllara Göre Görüntüle
İZNİK HAVA DURUMU
SİTE İSTATİSTİKLERİ
Şu an: .......... 1
Bugün: ......... 255
Dün: ............ 3083
Toplam: ....... 339603931
IP: ....... 3.133.139.164
TANITIMLAR
BİZİ TAKİP EDİN
HABERLER
Sponsor Alanı
haber ayrıntı üst

Unutkanlıklarınız Alzheimer Habercisi Olabilir

Tarih: 29 Eylül 2015

İznik İlçe Sağlık Müdürü ve Toplum Sağlığı Merkezi Sorumlu Tabibi Derya DENİZ, Alzheimer’i önlemek ya da ilerlemesini yavaşlatmak için B, E, C ve A vitaminlerinden zengin besinlerin tüketilmesi tavsiyesinde bulundu.
Dr.DENİZ, alzheimer hastalığının önlenmesi ya da ilerlemesini yavaşlatmak için fındık, badem, ceviz, kabak çekirdeği, sivri biber, nane, yumurta sarısı, karaciğer, süt, ıspanak, havuç, yeşil sebzeler, kayısı, domates, yeşillikler, sığır eti, balık, beyaz peynir gibi B, E, C ve A vitaminlerinden zengin besinlerin tüketilmesi tavsiyesinde bulundu.

Dr.DENİZ, 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, bir bunama hastalığı olan alzheimerın tedavi sürecinde, hasta yakınlarına büyük görevler düştüğünü bildirdi. Hastalığın, erken tanı ve tedavi şansı mevcutken, ortaya çıkan unutkanlıkların "Bu yaşta bu kadar olur " denilerek geçiştirilmesinin çok sakıncalı olduğunu aktaran DENİZ, hastalığın, kadınlarda erkeklere oranla daha sık görüldüğünü belirtti. Kadınların, erkeklere oranla ortalama 10 yıl daha uzun yaşadığını anlatan DENİZ, "Bu uzun yaşama genç yaşlarda değil, 60'tan sonra ortaya çıkan bir farktır. Alzheimer hastalığı ise 60 yaşından itibaren görülmeye başlar ve yaşlanmayla birlikte sıklığı giderek artar. Bu görüşe göre hastalığın kadınlarda daha sık rastlanmasının nedeni bu olabilir " ifadelerini kullandı.

Menopoz döneminde ortaya çıkan östrojen eksikliğinin yol açtığı zihinsel problemler içinde bellek zayıflaması, dikkat eksikliği, konuşurken kelime bulma güçlüğü, duygusal hareketlenme ve sinirlilik gibi belirtilerin olduğunu kaydeden Dr.DENİZ, bunların genel anlamda depresyonun ve belirli bir yaştan sonra da hastalığın başlangıç belirtileri olabileceğine dikkati çekti. Östrojen eksikliğinin hastalık sıklığına etki eden ana neden olabileceğini vurgulayan Dr.DENİZ, alzheimerın gelişmesine zemin hazırlayan pek çok risk faktörlerinin içerisinde en önemlisinin genetik yatkınlık olduğunu kaydetti. Dr.DENİZ, hastalığı önlemek ya da ilerlemesini yavaşlatmak için fındık, badem, ceviz, kabak çekirdeği, sivri biber, nane, yumurta sarısı, karaciğer, süt, ıspanak, havuç, yeşil sebzeler, kayısı, domates, yeşillikler, sığır eti, balık, beyaz peynir gibi B, E, C ve A vitaminlerinden zengin besinlerin tüketilmesi tavsiyesinde bulundu. 

UYARICI BELİRTİLER!
Dr.DENİZ, hastalığın uyarıcı belirtilerini, gündelik hayatı etkileyen unutkanlıklar, planlama ve hesaplama zorlukları, daha önce sorunsuz yapılan ev ve iş görevlerinde aksama, zamanla ve yerlerle ilgili yaşanan kafa karışıklığı, görüntüleri algılama zorluğu, konuşma ve anlamada zayıflama, eşyaları olağan yerlerinden farklı yerlere koymak ve unutarak yakınlarını kaybetmekle ve hırsızlıkla suçlama, yargılama ve karar vermede güçlük, sosyal aktivitelerden çekilme, kişilik ve davranış değişiklikleri olarak sıraladı.

Dünya Alzheimer Günü nedeniyle 19 Eylül’de Türkiye Alzheimer Derneği bir toplantı düzenledi. Dünya Alzheimer Günü basın toplantısında Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, Türkiye ve Almanya Alzheimer Derneklerinin, Aizheimer's Disease International (ADI) tarafından 2014’te kardeş dernek ilan edildiğini bildirerek bu işbirliği hakkında bilgi verdi. Toplantıda Alzheimer’da yeni bulundu denebilecek durum karşısında özellikle yaşlı nüfusa sahip gelişmiş ülkelerin alarma geçerek eylem planları oluşturduklarını ifade etti. 2012 yılında oluşturulan ve G8 zirvesinde de taslak olarak kabul edilen ABD Ulusal Alzheimer Planına göre 2025 yılında Alzheimer hastalığının (AH) önlenmesi ve etkili bir şekilde tedavisi hedefleniyor. Özellikle hastalık açısından risk yaratan durumların azaltılması ve koruyucu olduğu bilinen faktörlerin desteklenmesinin bu salgını azaltabilmesi bekleniyor.

Sıklık azalsa da yaşlı nüfus artıyor .. tüm dünyada Alzheimer ve bunama hastalarının sayısı artsa da gelişmiş ülkelerden (ABD, Almanya, Hollanda, İsveç ve İngiltere) gelen umut verici yeni verilere bakıldığında yaşlılarda bunama hastalığının görülme sıklığında geçmişe oranla azalma olduğunu ifade etti. Dr.DENİZ “Tıp dünyasında oldukça ünlü olan Framingham çalışmasında 30 yıl önceki yaşlılara göre şimdiki yaşlılar arasında yeni bunama hastası görülme sıklığında %44’e varan azalma mevcuttur. Araştırmacılar bu düşüşü eğitim düzeyinin artması, daha fazla zihinsel işlev gerektiren iş kollarının artması, hipertansiyon ve hiperkolesterolemi gibi damarsal risk faktörlerinin daha yaygın olarak kontrol altına alınması, sigara tüketiminin azalmasına bağlamaktadır. Günümüzde artan şeker hastalığı ile daha etkin mücadele ile bu oranın daha da azalması mümkün olabilir. Gelişmekte olan ve gelişmemiş ülkelerdeki hastalık oranlarının düştüğüne dair henüz bir veri yoktur” şeklinde konuştu.

Alzheimer hastalığından korunma genç yaşlarda başlıyor..diyen Dr.DENİZ Alzheimer hastalığından korunma hakkında şunları söyledi: “Alzheimer hastalığında genç yaştan itibaren risk faktörleri ve koruyucu faktörlerin birbirleri ile yarıştığı ve orta yaşlarda risk faktörlerinin azaltılarak fiziksel ve zihinsel aktivitelerin arttırılmasının yararlı olduğu bilinmektedir. Bu yıl Dünya Alzheimer Kongresinde sunulan yeni bulgulardan birisi de orta yaşlarda daha fazla kart oyunları, dama oynayanlar ve bulmaca çözenlerin beyinlerinin daha hacimli olduğu ve bu kişilerin zihinsel yetilerinin bu aktiviteleri yapmayanlara göre daha iyi bulunduğu şeklindedir.” dedi.

Alzheimer’den korunmak için her yaşta aktif olmak gerek 
“Orta yaşlarda koruyucu faktörlerin etkisi daha aşikar iken, risk altındaki yaşlılarda koruyucu faktörlerin ve risk faktörlerinin düzenlenmesinin yararlı etkisinin olup olmadığı bilinmiyordu. Bu soruya cevap olarak 2 yıl boyunca İskandinav ülkelerinde 1260 yaşlı kişi (60-77 yaş arası) ile yapılan bir çalışma, yaşlı kişilerde beslenme önlemleri, zihinsel egzersiz, sosyal aktiviteler ve kalp sağlığı önlemleri ile yaşlılardaki zihinsel gerilemenin azaltılabileceği ve bunamanın kısmen önlenebileceğini göstermiştir. Böylelikle düzenli beslenme, daha sosyal bir hayat ve zihinsel egzersizlerin hastalığa karşı etkili yöntemler olduğu bilimsel olarak ispatlanmıştır ve yaşlılar bu konuda yönlendirilmeli ve sağlık politikaları bu bilgiler ışığında oluşturulmalıdır.” orta yaş ve 90 yaş altındaki kişilerde tansiyon yüksekliği Alzheimer hastalığı açısından ciddi bir risk faktörüdür.Bu dinamik duruma bir diğer örnek de Mayo Clinic tarafından yapılan çalışmalarda orta yaşlarda (50-65 yaş) yapılan fiziksel aktivitenin Alzheimer hastalığı açısından koruyucu olmasına karşın 70 yaş ve üstü kişilerde fiziksel aktivitenin koruyuculuğu konusunda bazı şüphelerin olmasıdır. Güncel bilgiler ışığında orta yaşlarda tempolu yürüyüşler gibi fiziksel aktiviteler özendirilmelidir” dedi.

Alzheimer hastalığının erken tanısı için araştırmalar hızla sürüyor: Yöntemler deneysel de olsa umut vaat ediyor
Alzheimer tanısının nasıl konduğuna dair bilgi veren Dr.DENİZ “Hastalığı tanımak günümüzde artık daha kolay hale geldi” diyerek tanı yöntemlerini sıraladı: “Gerek pozitron emisyon tomografisi gerekse de beyin omurilik sıvı analizi ile henüz hastalığa ait şikayetler başlamadan tanı konulabilmekte ve risk belirlenebilmektedir. Beyinde biriken iki protein olan amiloid ve tau proteinleri artık görüntüleme yöntemleri ile gösterilebilir hale gelmiştir ama bu yöntemlerin yaygınlaşması teknik sorunlardan dolayı oldukça zordur ve bu yöntemler pahalı yöntemlerdir. Bu amaçla çok daha kolay uygulanabilir biyolojik belirteçlere ihtiyaç vardır. Göz birebir beyinle bağlantılı bir organ olduğundan beyindeki değişimler sıklıkla kendini gözde de göstermektedir. Bu hastalıkta beyinde biriken beta-amiloid isimli maddenin son yıllarda gözde retina katmanı ve lens içinde de biriktiği saptanmıştır ve basit bir şekilde gözde bu maddenin birikimi gösterilerek hastalığın tanısının yapılabileceği öne sürülmüştür. Gözdeki bu birikim zamanla artış göstermektedir. Bu yöntem rüştünü daha fazla ispatladığında hem tanı hem de takip amaçlı olarak kullanılabilir. Benzer şekilde Alzheimer hastalarında hastalıktan önce koku alma bozukluğu belirmektedir ve koku alma yeteneği beyin hacmi ile birebir ilişki göstermektedir ve hastalık ile beraber zihinsel yıkıma paralel şekilde koku alma yeteneği de azalmaktadır. Böylelikle koku testleri ile riskli bireylerin belirlenebileceği ve hastalık takibinde kullanılabileceği öne sürülmüştür”.

 

Basit unutkanlıklarınızı 'iş yoğunluğundan' veya 'stresten' diyerek geçiştiriyor olabilirsiniz. Ama Alzheimer belirtisi de olabilirler...

“21 Eylül Dünya Alzheimer Günü” olması nedeniyle unutkanlıklar ve hafıza kaybı yeniden gündeme oturdu diyen Dr. DENİZ, Oysa senede 1 gün değil, her zaman dikkatli olmamız gereken ciddi sağlık sorunlarından biri Alzheimer dedi. Bu ciddi hastalık hakkında bilgi vermeye devam etti, Basit unutkanlıklar çalışan kesimde genellikle ‘strestendir’ veya ‘aşırı yoğunluktandır’ düşüncesiyle çoğu zaman dikkate alınmıyor. Ancak 30-40’lı yaşlarda başlayan unutkanlıkları hafife almayıp, mutlaka bir nöroloji uzmanına başvurmalı. Bunun nedeni ise önemsenmeyen unutkanlıkların hastanın zamanla yatağa bağımlı kalmasına yol açabilen Alzheimer hastalığının ilk belirtisi olan “hafif kognitif bozukluk” olabilmesi, detaylı nörolojik muayene ve testler ile Alzheimer tanısının kolaylıkla konulabildiğine dikkat çekerek, “Alzheimer’in ortaya çıkması önlenemese de, erken dönemde yakalandığı için ilaç tedavisi ve yaşam alışkanlıklarındaki değişiklikler sayesinde bu süreç oldukça yavaşlatılabiliyor.” dedi.

Genetik etkenler riski 2 kat artırıyor

Dr.DENİZ, Alzheimer’ın oluşmasında en önemli riskin ilerleyen yaş olduğunu belirtiyor. Hastalık 65 yaşın üzerinde doruğa çıkıyor ve her 5 yılda bir risk 2 kat artıyor. Genetik etkenler de hastalığın gelişiminde yaş faktöründen sonra yer alıyor. Özellikle 1. derece akrabalarda bunama sorunu varsa Alzheimer gelişme riski 2 kat yükseliyor. Bu risk faktörlerini sırasıyla inme, kafa travması ve kadın olmak takip ediyor. Entelektüel seviyesinin düşük  olması da Alzheimer riskini artıran  önemli bir etken. Kişi zihinsel performansını ne kadar çok geliştirirse bu hastalığı yakalanma riski de o denli düşüyor. Bunun için uzmanlar bol bol kitap okumayı, spor yapmayı ve hobi edinmeyi tavsiye ediyor.

30-40’lı yaşlarda başlayan unutkanlığa dikkat

Alzheimer hastalığının ilerleyen yaşlarda aniden ortaya çıktığı sanılıyor. Oysa bu hastalığın ilk uyarıcı işareti olan unutkanlık 30-40’lı yaşlarından itibaren başlayabiliyor. Örneğin hasta dans kursunda adımları öğrenebilmek için diğer öğrencilerden daha fazla çaba sarf ediyor ya da hareketleri ertesi gün unutuyor. Veya yeni bilgiler edinmek için eskiden kitabı bir kez okuması yeterli olurken, artık sayfayı tekrar gözden geçirmek zorunda kalabiliyor. Ancak iş ve sosyal yaşamda henüz ciddi bir gerileme olmadığı için hastalığın ilk belirtisi gözden kaçabiliyor.
   
Üç aşamada gelişiyor

Alzheimer erken dönem, orta dönem ve ileri evre olmak üzere 3 aşamada gelişiyor. Dr.DENİZ, hastalığın aşamalarını şöyle anlatıyor:

Erken evre: Hasta basit unutkanlıklardan yakınıyor

Unutkanlık yaşlılığın doğal bir sonucu olarak görüldüğü için ‘erken evre’, hasta ve hasta yakınları tarafından genellikle gözden kaçırılıyor. Erken evrenin ilk belirtisi, basit unutkanlıklar. Önce beynin kayıt işlevi olumsuz etkileniyor. Hasta yeni bilgileri öğrenmekte güçlük çekiyor ve yakın dönemde yaşadığı olayları unutuyor. Mantık yürütme ile entelektüel becerisi de bozulmaya başlıyor, hasta bunun sonucunda kendini yavaş yavaş sosyal hayattan izole ediyor.

Orta dönem: Hafıza yeteneği belirgin derecede bozuluyor

Hastalık ilerledikçe belirtiler belirginleşiyor ve günlük yaşamı daha fazla etkilemeye başlıyor. Orta evrede yakın dönem hafıza yeteneği belirgin derecede bozulduğu için hasta aynı soruyu defalarca sorabiliyor. Zaman ve mekansal bellek de bozulmaya başlıyor; hasta sık sık ‘biz neredeyiz?’ sorusunu yöneltiyor veya bulunduğu ortamda kaybolabiliyor. Mantık yetisi de bozuluyor ve hasta hemen hiçbir konuda karar veremez hale geliyor. Orta dönemde en çok dikkat çeken şey ise dil işlevinin bozulması. Hasta ilk dönemler kelimeleri bulmakta zorlanıyor. Zamanla kelime hazinesi azalıyor, hasta daha az kelimelerle, basit ve kısa cümleler kurmaya başlıyor. Mantık ile entelektüel düzeyde ciddi bozulma oluştuğu için herhangi bir konu hakkında yorum yapmakta güçlük çekmeye başlıyor.

Üçüncü evre: Bakıma muhtaç oluyor

Üçüncü evrede hastanın beyni artık hiçbir kayıt yapamaz hale geliyor. Ayrıca sadece yakın geçmiş değil, yıllar öncesinde yaşananlar da hafızadan yavaş yavaş silinmeye başlıyor. Dil işlevlerinde ciddi bir bozulma oluyor ve hasta ‘tek tük’ kelimelerin dışında konuşamıyor, söylenenleri anlamıyor. Yemek yemek, yürümek, alışveriş yapmak ve yıkanmak gibi günlük işlevlerini tek başına yapamıyor, bakıma ihtiyaç duyuyor. Hasta zamanla yatağa bağımlı hale gelebiliyor.

Tedavi ile hastalığın hızla ilerlemesi önlenebiliyor
Alzheimer  günümüzde tedavisi mümkün olmayan bir hastalık. Bu nedenle tedavide hedef hastalığın  hızla ilerlemesini önlemek ve yaşam kalitesini artırmak. Dr. DENİZ, hafif bellek bozukluğunda ilaç tedavisi ile zihinsel performansı artırmak için zihinsel ve bedensel egzersizlere başvurulduğunu belirtiyor. Hastalardan zihinsel performanslarını artırmak için bol bol kitap okumaları, yeni hobiler edinmeleri ve sosyal hayata daha fazla karışmaları isteniyor. Rutin alışkanlıkların dışına çıkmaları, örneğin işe her gün aynı yoldan değil, daha farklı yollardan gitmeleri öneriliyor. Zihinsel performansın artmasında çok etkili olduğu için açık havada 3 gün 40’ar dakika yürüyüş gibi ağır olmayan fiziksel egzersizler yapmaları da tavsiye ediliyor.

Evde güvenlik önlemlerinin alınması şart!!

Orta ve geç dönemde ise ilaç tedavisi ile hastalığın yol açtığı uykusuzluk, huzursuzluk, aşırı şüphecilik ve depresyon gibi sorunların şiddeti hafifletilebiliyor. Böylece hem hastanın hem hasta yakınlarının yaşam konforu artırılabiliyor. Ayrıca hastanın kendine zarar vermesini önlemek için evde balkon ve pencere kolluklarının çıkarılması, bıçak gibi kesici aletlerin ortadan kaldırılması ve merdivenlere dikkat edilmesi gibi uygun koşulların sağlanması gerekiyor. Kaybolduklarında kolayca bulunabilmelerini sağlamak amacıyla da üzerinde adres ve isminin bulunduğu künye kullanımı hasta güvenliği açısından son derece önem taşıyor diyen Dr.DENİZ ,sağlıklı günler dileyerek sözlerine son verdi..


Kaynak: Hüseyin Fethi Balcı

Bu haber 2364 kez görüntülendi.

HABER FOTOĞRAFLARI

3519447iznikrehber.jpg
TANITIMLAR
5923426sahin.gif 5923765mavicini.gif 11462062294626temelcopy.gif Çokran 2298993tetik.gif Çetin Telekom